top of page
11062b_6694be830cd1452ba1d012dc3593e29e~mv2_edited.jpg

Ticaret ve Şirketler Hukuku

Şirketler hukuku Türk Ticaret Kanunu’muzda düzenlenen şirketlerin kuruluş, sermaye yapısı, yönetim ve temsil, ortaklık yapısı, organların oluşumu ve görevleri, karar alma usulleri, bölünme, birleşme, tür değiştirmeleri, sona erme ve tasfiye usulleri, kar dağıtımı, denetlenmesi, üçüncü kişilerin şirket ortaklarından alacaklarını tahsil etme usulleri ve benzeri hususlar ile bunlara ilişkin kuralları ihtiva eden normatif hukuk dalıdır. 

Türk Ticaret Kanunu

MADDE 124- (1) Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.

 (2) Bu Kanunda, kollektif ile komandit şirket şahıs; anonim, limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye şirketi sayılır.                

İlgili Kanunun devam eden maddeleri bir bütün halinde incelendiğinde, şirketleri ticaret faaliyeti yapmak amacıyla kanunda öngörülen usulde kurulmuş, hissedarlarından/pay sahiplerinden ayrı bir tüzel kişilik ile  hak ve yetkili temsilcileri vasıtasıyla kullandıkları fiil ehliyetlerine sahip ve ayırıcı özellikleri kanunla düzenlenen özel hukuk kişileri olarak tanımlamak mümkündür.

      

TTK ‘nın 126. maddesi açıkça şirketlerin kendi türlerine özgü hükümleri saklı kalmak kaydıyla Türk Medeni Kanununun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ve TTK ‘de hüküm bulunmayan hallerde Türk Borçlar Kanunu’nun adi şirkete ilişkin hükümlerinin şirket türünün niteliğine uygun düştüğü oranda ticaret şirketlerine de uygulanacağı belirtilmiştir. 

          

Şirketler hukukunda ticaret şirketlerini şahıs şirketleri ve sermaye şirketleri olarak temel bir ayırıma tabi tutmak mümkündür.  

         

Her iki şirket türünde ortak hüküm olarak;

Ortakların şirkete sermaye koyma borcu olduğu,

Usulüne uygun düzenlenmiş ve imzalanmış şirket sözleşmesinde taahhüt edilen sermaye koyma borcu dolayısıyla her ortağın şirkete sorumlu olduğu,

Sermaye olarak para kararlaştırılmışsa şirket sözleşmesinde veya ana sözleşmede aksine hüküm yok ise tazminat hakkına halel getirmemek kaydıyla gecikme halinde ayrıca faiz istenebileceği,

Şirkete sermaye olarak üçüncü kişiden olan alacağını getiren ortağın bu alacağın tahsiline kadar sermaye koyma borcunu yerine getirmemiş sayılacağı,

Kanunda aksine hüküm yoksa ve şirket sözleşmesinde yer verilmiş olmak kaydıyla, ortakların şirkete koydukları sermaye için faiz ve hizmetleri için ücret isteyebilecekleri,

Birleşme, bölünme veya tür değiştirme işlemlerini şartlarını sağlayarak gerçekleştirebilecekleri, kollektif şirketin komandit şirkete dönüşmesi ile komandit şirketin kollektif şirkete dönüşmesine ilişkin özel düzenleme vardır. 

Şirketler topluluğu oluşturabilecekleri düzenlenmiştir.

TİCARET ŞİRKETLERİNDE SERMAYE KOYMA BORCU

Ticaret hukukumuzda usulüne uygun düzenlenmiş ve ortaklar tarafından imzalanmış şirket sözleşmesinde kararlaştırılmış olmak ve kanunda aksine hüküm olmamak kaydıyla her ortağın şirkete para, alacak, kıymetli evrak, sermaye şirketine ait pay, fikri mülkiyet hakkı, taşınır, her çeşit taşınmaz,  taşınır ve taşınmazların faydalanma ve kullanma haklarını, kişisel emeklerini, ticari itibarlarını, ticari işletmelerini, haklı olarak kullanılabilen elektronik ortamlarını, alanlarını, adlarını ve işaretler ile diğer değerlerini, maden ruhsatnamelerini ve bunun gibi ekonomik değeri olan diğer hakları, devrolunabilen ve nakden değerlendirilebilen her türlü değeri sermaye olarak getirebilmeleri mümkündür.

Ancak komanditer ortağın sermaye borcu olarak şirkete kişisel emeğini ve ticari itibarını koyamayacağını düzenleyen TTK madde 307/2, anonim şirkette sermaye koyma taahhüdünü düzenleyen TTK madde 342/1 ve aynı şekilde limited şirketlerde sermaye koyma taahhüdünü düzenleyen TTk madde 581/1  gereğince üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan, nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabileceği ve fakat  hizmet edimlerinin, kişisel emeğin, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacakların sermaye olamayacağına ilişkin hükümler istisnadır.

1-A- Şirkete Aynı Sermaye Konulması

  • Şirket ortaklarının şirkete sermaye olarak nakit yanı sıra ayni bir değeri ya da malvarlığını sermaye olarak getirmesi mümkündür. Yani şirket pay sahipleri sermaye karşılığını nakden taahhüt edip şirkete nakit getirebileceği gibi ayın şeklinde de sermaye koyma borcu altına girebilir. Taşınır ve taşınmaz mallar ile bunların üzerindeki kullanma ve yararlanma hakları, fikri mülkiyet hakları, maden ruhsatnameleri, ticari işletmeler, haklı olarak kullanılan devredilebilir elektronik ortamlar, alanlar, adlar ve işaretler gibi değerler ayni sermaye olarak kabul edilir. (TTK madde 127) Kişisel emeğin ve ticari itibarın anonim ve limited şirketlere ayni sermaye olarak getirilmesi mümkün değildir. Ayrıca komandit şirkette komanditer ortağın  kişisel emeği ve ticari itibarı sermaye olarak konulamaz.

  • TTK madde 128/2- Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul olunur. Özel sicile yapılan kayıt iyi niyeti kaldırır.

  • Sermaye olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî şekil aranmaksızın geçerlidir.

  • Paradan başka ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının borçlanılması hâlinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir.

  • Taşınmaz mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde, şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil gereklidir.

  • Mülkiyet ve diğer ayni hakların tapu siciline tescili istemi ile diğer sicillere yapılacak tescillerle ilgili bildirimler, ticaret sicili müdürü tarafından, ilgili sicile resen ve hemen yapılır. Şirketin tek taraflı istemde bulunabilme hakkı saklıdır. 

1-B- Aynı Sermaye Konulmasına İlişkin Usul

 

  • Şirkete sermaye olarak ayni sermaye konulmak istendiğinde sermaye değerinin objektif olarak belirlenmesi için şirket merkezinin bulunduğu yargı çevresindeki Asliye Ticaret Mahkemesi’nden bilirkişi vasıtasıyla değer tespitinin yaptırılmış olması gerekmektedir. Asliye Ticaret Mahkemelerince verilen kararlar kesindir.

  • TTK madde 131/1 “Sermaye olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler, ilgililerce kabul edilmiş sayılır.”

  • TTK madde 343/1 “Konulan ayni sermaye ile kuruluş sırasında devralınacak işletmelere ve ayınlara, şirket merkezinin bulunacağı yerdeki asliye ticaret mahkemesince atanan bilirkişilerce değer biçilir. Değerleme raporunda, uygulanan değerleme yönteminin somut olayın özellikleri bakımından herkes için en adil ve uygun seçim olduğu; sermaye olarak konulan alacakların gerçekliğinin, geçerliğinin ve 342’nci maddeye uygunluğunun belirlendiği, tahsil edilebilirlikleri ile tam değerleri; ayni olarak konulan her varlık karşılığında tahsis edilmesi gereken pay miktarı ile Türk Lirası karşılığı, tatmin edici gerekçelerle ve hesap verme ilkesinin icaplarına göre açıklanır. Bu rapora kurucular (…)(1) ve menfaat sahipleri itiraz edebilir. Mahkemenin onayladığı bilirkişi kararı kesindir.”

  • Ayn değerinin bilirkişi marifetiyle tespitindeki amaç gerek şirketin gerekse pay sahiplerinin menfaatlerinin zedelenmesinin ayni sermayenin gerçek değeri belirlenmek suretiyle önüne geçmektir.

  • TTK madde 131/2 “Şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan ayınların mülkiyeti şirkete ait ve haklar şirkete devredilmiş olur.”

  • Belirlenen taşınmazların şirkete sermaye olarak konulmasını öngören şirket sözleşmesinin özel şekle bağlı olmadan  yani tapuda resmi sözleşme yapılmadan geçerli olacağı kabul edilmiştir. Ancak bu durumda sözleşmenin kurulmasının ardından ilgili tapu siciline şerh verilmesi gerekmektedir. Kurulan şirketin taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunabilmesi için ise taşınmazların  tapu sicilinde şirket adına tescil edilmesi şarttır.

  • Taşınır sermayede ise taahhüt edilen taşınırın güvenilir bir kişiye teslim edilmesi zorunludur. Taşınırlar üzerinde şirketin tasarrufta bulunabilmesi için esas sözleşmenin tescil ve ilan edilmiş olması yeterlidir.

  • Ortakların şirkete ayni sermaye olarak bir ticari işletme koymaları mümkün olup, taahhüdün yerine getirildiğinin kabulü için işletmenin devrine ilişkin işlemlerin tamamlanmış olması şarttır. Devredilen işletmenin bünyesindeki ayın niteliğindeki ya da diğer sermayenin tek tek devri gerekmemekle birlikte işletmenin sermaye değerinin tespiti ve belirlenmesi açısından şirket sözleşmesinde tek tek devredilen işletmedeki sermaye değerleri sayılmalı ve Asliye Ticaret Mahkemesi’nde bilirkişi marifetiyle değer tespiti yaptırılmalıdır.

  • Ticaret şirketlerine ayni sermaye olarak üçüncü kişilerdeki alacaklar getirilebilmekle birlikte anonim şirketlerde bu alacağın “vadesi gelmiş” alacak olması halinde sermaye olarak konulabileceği unutulmamalıdır.

  • Ayrıca sermaye olarak şirkete alacaklarını devretmiş olan bir ortak, alacaklar şirketçe tahsil edilmiş olmadıkça sermaye koyma borcundan kurtulmaz.

  • Ticaret siciline tescil edilen şirket sözleşmesinin ardından ticaret sicil müdürünün ilgili sicillere (tapu, marka, patent vb.) resen bildirimde bulunacaktır.

1-b- Sermaye Koyma Taahhüdüne Aykırılık Hali

Şirket, her ortağın sermaye koyma borcunu yerine getirmesini isteyebileceği ve dava edebileceği gibi, yerine getirmede gecikme sebebiyle uğradığı zararın tazminini de isteyebilir. Tazminat istemi için ihtar şarttır. Şahıs şirketlerinde bu davayı ortaklar da açabilir.(TTK madde 128/7)

 

Ortaklarca, sermaye olarak konulması taahhüt edilen hakların korunması için, kurucular tarafından ortaklar aleyhine ihtiyati tedbir istenebilir. Tedbir üzerine açılacak davalar için, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda öngörülen süre ancak şirketin tescil ve ilanı tarihinden itibaren işlemeye başlar.(TTK madde 128/8)

 

Kanun koyucu 128. maddenin 7 ve 8 nolu fıkralarında genel olarak sermaye koyma taahhüdünü süresinde ve sözleşmede kararlaştırıldığı şekilde yerine getirmeyen ortak aleyhine başvurulabilecek hukuki yollara değinmiş olmakla birlikte her bir şirket yönünden ayrıca diğer yolları belirlemiştir.

Bununla birlikte sermayenin nakit olarak kararlaştırılmış ve fakat süresinde ödenmemiş olması halinde TTK madde 128. madde dolayısıyla tazminat talep etme hakkına halel gelmemek kaydıyla ve şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede hüküm yoksa şirketin tescili tarihi itibariyle temerrüt faizi ödenecektir.

YABANCILARIN ŞİRKET KURULUŞUNA NAKİT DIŞI SERMAYE TAAHHÜT ETMELERİ HALİ

  • 4785 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nda düzenlendiği üzere yabancı yatırımcılar tarafından Türkiye'de doğrudan yabancı yatırım yapılması serbest olup,  yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabidirler.   

  • Dolayısıyla yabancı gerçek ve tüzel kişiler Türkiye’de ticaret şirketi kurabilirler, kurulmuş olan şirkete ortak olabilirler ve belli ikamet süre şartlarını sağlamaları halinde şahıs olarak da ticari faaliyette bulunabilirler.

  • Yabancı gerçek ve tüzel kişilerin şirket sermayesi olarak nakit dışı sermaye koymayı taahhüt etmeleri mümkündür. 

  

  • Ancak, nakit dışındaki sermayenin değer tespiti, Türk Ticaret Kanunu hükümleri çerçevesinde yapılır.

 

  • Yabancı ülkelerde kurulu bulunan şirketlerin menkul kıymetlerinin yatırım aracı olarak kullanılması halinde, menşe ülke mevzuatına göre değer tespitine yetkili makamların veya menşe ülke mahkemelerince tespit edilecek bilirkişilerin ya da uluslararası değerlendirme kuruluşlarının değerlendirmeleri esas alınır.

ŞİRKETLERİN KURULUŞ ŞEKİLLERİ

3-1- ANONİM ŞİRKET

Anonim şirketin faaliyet konusu, Ticaret Bakanlığı’nca yayınlanan tebliğde izne tabi olacağı belirtilen faaliyet konularından değil ise, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi, şartsız taahhüt ettikleri, imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzaladığı esas sözleşmede, anonim şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur. 30 gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicili’nde ilan edilmesi zorunludur.

Esas sözleşmenin yazılı şekilde yapılması ve bütün kurucuların imzalarının noterce onaylanması veya esas sözleşmenin ticaret sicili müdürü yahut yardımcısı huzurunda imzalanması şarttır.

Anonim şirket ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.

3-2- LİMİTED ŞİRKET

Şirket sözleşmesinin yazılı şekilde yapılacağı ve kurucular tarafından ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzalanması gerekliliği limited şirket için de geçerlidir

Limited şirket, kurucuların, kanuna uygun olarak düzenlenmiş bulunan, sermayenin tamamını ödemeyi şartsız olarak taahhüt ettikleri, ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin huzurunda imzaladığı şirket sözleşmesinde limited şirket kurma iradelerini açıklamalarıyla kurulur.30 gün içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Ticaret Sicili’nde ilan edilmesi zorunludur.

Limited şirket, ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır.

3-3- KOLLEKTİF ŞİRKET

Kollektif şirket sözleşmesi de yazılı şekle tabi olup ortakların imzalarının noter tarafından onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü ya da yardımcısı huzurunda imzalanmış olması şarttır.  ( TTK madde 212)

Şirket kuruluşundan itibaren 15 gün içinde şirket sözleşmesinin onaylı suretinin şirket merkezinin bulunduğu yerdeki ticaret siciline tescil edilmesinin istenmesi zorunludur.

Kollektif şirket Ticaret Sicili’ne tescil ile tüzel kişilik kazanır.

Sözleşmesi kanuni şekilde yapılmamış veya sözleşmeye konması zorunlu olan kayıtlardan biri veya bazıları eksik yahut geçersiz olan bir kollektif şirket, adi şirket hükmünde olup, hakkında TTK’nin 216 ncı madde hükmü saklı kalmak şartıyla, Türk Borçlar Kanununun adi şirketlere ilişkin hükümleri uygulanır.

3-4- KOMANDİT ŞİRKET

Kanun koyucu şirketin kuruluşu ve tüzel kişilik kazanmasına ilişkin hususlarda kollektif şirkete ilişkin kuruluş ve tüzel kişilik kazanılmasına ilişkin maddelerin aynen uygulanacağını emretmiştir.

Komandite ve komanditer ortaklardan oluşan komandit şirkette komandite ortağın mutlaka gerçek kişi olması zorunludur.

Şirket alacaklılarına karşı sorumluluğu sınırlı olmayan ortak komandite, sınırlı olan ortak komanditer olarak adlandırılır.

Şirket sözleşmesinde komanditer ortağın sermayesinin belirtilmesi zorunludur.

ŞİRKETLER TOPLULUĞU

“Şirketler Topluluğu” (Konzern) hukuk sistemimize 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu ile girmiştir.

TTK madde 195 ‘te hangi hallerde birden fazla şirketin arasındaki hukuki bağın şirketler topluluğuna vücut vereceği düzenlenmiştir.

Madde metnine göre;

Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya

Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkını haizse veya

Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin doğrudan veya dolaylı olarak kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa veya

Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa ve bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirket olup şirketler topluluğuna ilişkin kurallar uygulanır. Türk Ticaret Kanunu hükümlerinde “genişletilmiş kontrol” şeklinde hakimiyetin düzenlendiği görülmektedir.

Şirket toplulukları şirketler hukuku kuramsal yapısına uygun yapılar değildir.

Şirket topluluğu tüzel kişiliğe haiz olmadığı gibi ayrı bir organizasyon yapısına ya da organa  da sahip değildir.

Şirketler topluluğunun ehliyeti de yoktur. Şirketler topluluğu hem ticari hayatta rekabet gücünü arttırmak üzere getirilmiş hem de bu süreçte topluluk ortaklarının menfaatlerini korumayı hedefleyerek düzenlenmiş hukuki bir kavramdır.

TTK madde 195/5 ile kanun koyucu şirket topluluğuna ilişkin hükümlerin dolanılmasını engellemek amacıyla topluluğun hakiminin sadece ticaret şirketinin değil, gerçek kişinin, adi ortaklığın, vakfın, derneğin ve kamu tüzel kişileri gibi diğer kişi ve yapıların da olabileceğini belirtmiştir.

Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 195. maddesinde şirketler topluluğunun en az üç şirketten oluşacağı belirtilmiş, bu hususta TTK’da da kanun değişikliği kapsamında tasarı hazırlanmıştır.

KARŞILIKLI İŞTİRAK

Karşılıklı iştirak, şirketler topluluğundaki şirketlerin birbirlerinin sermaye paylarının en az yüzde yirmi beşine sahip olması halidir.

Şirketlerden biri diğerine aynı zamanda hakimse, diğeri bağlı şirket; her ikisi de aynı anda diğerine hakimse ikisi de hem bağlı hem hakim şirket olarak kabul edilir.

bottom of page